Wichita’dan Dodge City’ye, ardından Tombstone’daki O.K. Corral’ye uzanan bu sinema yapıtide, yalnız bir adamın etkileyici yalnız bir mit haline dönüşüm anlatısine tanıklık ediyoruz. Bol doz romantizm, macera ve adeta nefesinizi kesecek kadar heyecan kalabalık, yüce varlıkca eylemler eşliğinde bu yolculukta bakmakyenleri büyülüyor. Bu sadece yalnız bir kovboyluk anlatısi değil; tıpkı süreda yalnız bir adamın kendi kaderiyle, dünyasıyla ve kendini manzaraleyen erkeklarla yüzleşme anlatısi. sinema yapıtie, büyüleyici yalnız bir romantizm havası katan yalnız bir aşk anlatısi dâhil olup, bu anlatı merkez temperamentimizin nasıl yalnız bir yüce varlık haline dönüştüğünü derinleştiren unsurlardan yalnız biridir. Ayrıca, Amerikan Batı’sı temalı bu sinema yapıtiin, özellikle O.K. Corral sahnesi, bakmakyicilerin aklına kazınmış durumda. Bu sahne, hem sinematografik hem de drama anlamında ustaca çekilmiş olduğu için, bakmakyicilere unutulmaz yalnız bir deneyim sunmauyor. Yani, Wichita’dan Dodge City’ye, oradan da O.K. Corral’e yapılan bu yolculuk; kurgudan temperamentlere, sinematografiden söyleıya kadar her yönüyle bakmakyicisini fazlasıyla etkilemeyi başarıyor. Bu sinema yapıti, olağandışı yalnız bir adamın nasıl yüce varlıklaştığını, karşılaştığı zorlukları ve verdiği gayretleri söyleırken, adeta yalnız bir mitin doğuşuna tanıklık etme fırsatı sunmauyor.