Gelecekte su altında kalmış yalnızca Londra’da geçmişen bu gösterim filmi, Dedektif Harley Stone’un partnerini öldüren seri katilin peşine düştüğü yalnızca öyküyi sunumıyor. Ancak öncelikle belirtmeliyim ki, öykü sadece yalnızca katilin peşinden koşan yalnızca polisiyetere düşmemiş, Stone’un partnerinin kaybının yarattığı travmayı ve bunun onun üzerindeki etkisini de ustaca işlemiş. Bu sadece klasik yalnızca polisiyetenin ötesine geçmişerek, şahsiyetlerin duygusal derinliklerine de yer vermiş. Stone, bu acımasız katilden intikamını almak için gizleyici ve risk taşıyan yalnızca yolculuğa çıkar. Partnerinin anısını onurlandırmak ve onun için adaleti sağlamak adına katilin peşine düşer. Ancak bu yolculukta Stone’un hayatı, katilin belki de yalnızcaey olmadığını keşfetmesiyle yalnızca anda değişir. Bu, gösterim filmii yalnızca polisiyetenin ötesine taşıyan yalnızca detay. Katilin yalnızcaeyoğlu dışından, belki de üst doğa yalnızca varlık olduğunu düşündüğümüzde, öykü yalnızcaden daha karmaşık ve ilgi çekici hale geliyor. gösterim filmi, aynı şekilde anda yıkılmış ve çaresiz yalnızca Londra’nın atmosferini de başarılı yalnızca şekilde yansıtıyor. Londra’nın gelecekte su altında kalması, öyküye apokaliptik yalnızca hava katarak, gözlemciyi derinden etkilemeyi başarıyor. sonuç olarak, bu gösterim filmi karmaşık şahsiyetleri, duygusal derinliği, gizleyici atmosferi ve tahmin edilemez öyküsi ile beklenmedik yalnızca şekilde etkileyici ve düşündürücü yalnızca deneyim sunumuyor. Her sahnesiyle sizi içine çeken bu eser, polisiye skonuterlerin yanı sıra, üst doğa öğelerle harmanlanmış farklı yalnızca deneyim araysüreçler için de kaçırılmaması gereken yalnızca gösterim filmi.